25 Aralık 2011 Pazar

s.s.s

Herkes yanılıyor.Hayalini kurduğu geleceği anlatıyorlar,
çok dile getiriyorlar.Olmayacak hayallere
 dalıyorlar,boğuluyorlar.Ben söyleyemediklerimi yaşayacağım.
Onun için bana sorduklarında ben hep susarım.

Lal


Ve gördüklerine inanmadı.
Gördükleri inanamayacak kadardı.
Gözleri kötülükle dolu,elleri de mor çiçeklerle..
Üzerinde çimen yeşili uzun bir elbise,ayakları yalın ayak.
Yüzünde ağlamış ya da canı çok yanmış gibi bir ifade var çözemediğim.
Konuşmaya başladım.Bakıp duruyordu suratıma,o sustukça sinirlendim..
Anlamıştım o artık her şeye lal kalmıştı.
Bir anda buharlaştı lal.
Simsiyah perde çekildi koca sahneye

Kafa

Hadi durma sık kafama,söylediğin her sözcük kurşun gibiydi bana..
Deli gibi sarılırken,mutlu anı bozup söv bana..
Gülümseyişlerimi boz ağlat beni..
Sözlerimi dinleme laf sok bana..
Her şeyi yap..
Kötü davran..
İt kak..
Ağzıma sıç..
Çek git..
Pişman olduğun her gün,rus ruleti oyna...

Kin


Ömür boyu sahipsiz kalan ruhun,bir tanrının ellerinde.
Sana kim dedi kimsenin sana sahip olamayacağı kadar özelsin diyen kim kim..
Günahsız olduğunu iddia eden sen,günahın taa kendisisin.
Bilmediklerinden çok bilmek istediklerinle övünürsün.
Sen aslında hiç bir şey değilsin,insan olma hükmüne bürünen,insan görünümlüsün..
Sana hiç farklısın diyen oldumu,diyenler sen görmemişler.
Dış görünüş bir kimliktir,değiştiğin an kimliğin yenilenir.
Sen doğduğun gibisin,uryansın..
Büyüdükçe fikirlerin değişebilir..
İnsanlar tarafından değiştirilebilirsin,ama senin istediğin doğrultuda..
Hiç bir zaman unutulmayanım deme,ölen bile 2 gün sonra unutulur..
Arada akla gelenler unutulmamışlıktan değildir.
Basit bir insanın unutulmayışları kendi uydurmasyonudur.

...


Ben o şehri seninle sevdim.
o Şehir sen demekti...
Küçüktüm,daha olgun olamayacak kadar.
Ben kendimdim,seni gördüğümde..
Korkularımdan arınıp atlamıştım trene...
Bilmediğim şehirin içine sokuluyordum...
Garda seni gördüm,bir an durdum...Katlettiğim yola inanamadım..
Sana gelmiş olduğumada çok şaşırdım.
Kim bu diye sordum kendime...
Ben bu şehre geldiğime inanmıyordum.
Sana mı gelmiştim ona mı?
Utanıyordum,yüzüne bakmadan konuşuyordum.
Vapurda kızaran masum yüzümü saklıyordum.
Ben ogün çok masumdum çok güzeldim.
Senden hiç bahsetmiyorum.
Ben kendini beğenmişin tekiydim evet öyleydim...
Ayna gördüğümde kendime bakardım.Ona baktığım kadar sana bakamadım.
Ben sevmiyor gibi görünüyordum.Sevmeyi içimde hep bastırıyordum.
Romantikliğime küfür ediyordum.
Başarıyordum hırçın davranmayı..
Kendime uzaktan seninle baktığımda,üzülüyordum..
Senin sıcaklığın,senin insanlığın,senin saf sevgin beni şımartıyordu sadece...
Ama ben de sevdim.Kendimi sevmiyorum diye kandırdım hep...
Eskiden acı çektiğim bir aşkın verdiği acıyla kendimi zehirliyordum...

26 Eylül 2011 Pazartesi

Silinen arkadaşlıklar

Bazı arkadaşlıkları silmek çok kolay oldu.Beyaz kağıda kurşun kalemle yazmışta silgiyle silmişim gibi.Evet yazarken bastıra bastıra yazmışım, biraz izi kalmış.Kim giderken iz bırakmıyor ki.Kağıdı buruşturup atmasını da bilirim..Ve zamanla geçer gider.Otobüs yolculuğu yaparken pencereden şehirlerin gözümün önünden geçip gitmesi gibi.Hiç bir şey sonsuz değildir,sürüp gitmez.Ölüm kadar kaçınılmazdır.Sildiklerime asla üzülmem,sadece silgime yazık...

22 Eylül 2011 Perşembe

Ah kafam


Ah nasılda güzel kafa yaşıyorum...
kuşlar pembe,köpekler sarı,kadınlar kırmızı erkekler mavi
Herkes çırılçıplak özgürce
Gökyüzü yemyeşil,
Sokaklar 7 renk sanırım yağmurdan sonra açan gökkuşağı yeryüzüne düşmüş olmalı
Ah nasılda güsel kafa yaşıyorum...
Kanatlarım var herkesin bulutların üzerinden seyrediyorum...
Uçaklar benimle yarışıyor...
Pembe kuşlar rengimi kıskanıyorlar..
Ah nasılda güzel kafa yaşıyorum...
Afrodit dirilmiş güzelliğimi kıskançlıkla izliyor...
Zeus bana vuruluyor...
Ben yüz vermiyorum kahkahalar atıyorum...
Mecnun çirkin leylayı sevmiyor artık...
Ferhat dağları delmiyor dağ yok çünkü ovalık heryer...
Hasan sevdiği kız için kendini şelaleye atmıyor artık...
Ah öyle kafam güzelki...
Kendimi kaybetmekten korkup sonra bulamamaktan korkuyorum
Aynalar kırılır diye endişeleniyorum hep kendimi izliyorum...
Ah kafam öyle güzelki...
Devletin başına iyi bir siyasetçi geçmiş..
Kışlar hep yaz olmuş...
Dilenci zengin,mafya babaları fakir...
Ah be kafam çok güzel...
Okşan evlenmiş,Arda delikanlı olmuş...
Ah kafam öyle güzel ki...
Düşüp kalıyorum...
Hatırlamayamadığım bir sabaha uyanıyorum..

                             23.04.2011
                           kafam güzelken

2 Eylül 2011 Cuma

Nefret


iğrenç vucudunun günahları kokuyor burnuma...
Bana yaklaşma iğrenir gibi bir yüz ifadesi takınırım sana.
Anlamsızca suratıma bakar gülümsersin.
Ben gözlerimi nefretle kısarım!

Bana dokunma,beni izleme,ben olmaya çalışma!

Beni hissetmene izin vermeyeceğim.
Bu sonsuza dek olucak benim tarafımdan sürdürülecek
Beni bulamayacak ellerin dokunamayacaksın,kanayacaksın
seninle dalga geçen bir şeytanım,masumluğumu yırtamaz kimse yüzümden...
Seninle oynarım...
Benim rollerim hiç bir senaryoda daha yazılmadı...
Seni hiç kimse okumadı sonu kötü birten roman gibi hayatın ve çürümüş beynin...
Seni hiç kimse izlemedi piyasaya girememiş kötü film gibisin...
Nefretim büyüdükçe içimde,senden bahsederken sesim titrer kalınlaşır...
Gözlerim kan çanağı ufak bir cocuk görse korkup kaçabilir...
Öfkem durdurulamaz...
Kinim sonsuz benimle ölene dek bende saklı...
Ben güçlüyüm sen ne olduğunu bilmeyen zavallı kötü yollara düşmüş fahişesin...

Sen kimsin peki?
Kadınmısın?
Erkekmisin?
Ben tanrı olsam seni yaratmazdım!

14 Temmuz 2011 Perşembe

Kim lan onlar..

Ünlülermiş,herkescikler tanırmış,tv kutularını süslerlermiş..
Sevgilileri varmış,zenginlermiş hergün içerlermiş o bar senin bu bar benim...
Bütün kadınlar emrine amadeymiş..Erkekler köle..
Neymiş efendim çok ciddilermiş,hepsini bir arada göremezmişim..
Böyle adamlarla çalışamazmışım,niye onlar özel insanlarmış..
Aman rezil ederim ben onları aman mahçup ederim ben seni..
Kim lan onlar..
Onlar ben gibi tanıyabilmişler mi?
Ben onlar gibilerini tanıyabileyim..

Neymiş lüks kapılar önlerine açılıyormuş,ha birde kırmızı halıları eksik..
Statüleride her yerde işlermiş,çeneleri kapanmayan,göt baş açan,kokuşmuş insanlar..
Ben kimim ki onlarla aynı masada oturayım,ben kimim ki iki çift sohbet edeyim
Kim lan onlar..
Onlar kendileri olabilmişler mi?
Kaderlerine boyun eğip bir yerlere gelebilmişler mi?
Kim lan onlar..
Bir tane ben etmeyen mal insanlar..Yazık..Senide kandırmışlar..

Ne kadar..

Ne kadar rahat,bensizliğin yokluğunda,saat ilerlemesi kadar hızlı geçen zaman,yağmur çiseltisi kadar,dinlendirici yokluğum sana göre,ama sen öyle san,sanmalarınla yaşa..
Yaşa ki değere binen ben,değer verenlerle birlikte egolarımı tatmin edebileyim..

Ne kadar zor,benim yerime koyduğun kadınların,ben gibi sana bakamaması,gülümseyişleri iğrenç,
ağzı kocaman kadınlar,saçları fönlü gezen,iki fermuarının ucunda yaşayan aşağılıklar..
Bunlarla yetin,hayatını iki bacak arasında yaşa...

Ne kadar zor beni sevmek,benle başa çıkabilmek..Ben zorlukları kolaylaştırdığımda,senin zorluklarınla mücadele edebilmek..Sen olduğun gibi kal bulunduğun yerde asla ben olmayacağım,bana benzesin,bütün kadınlar ama asla ben olacak kadar değil...

Hayat

Hayat laylaylom ama geçici anlık heveslerden ibaret,mutluluk bir kadın gülümemesindemi saklı,erkek sarılıncamı hayat güzel,dost dert dinleyincemi değerli,suskun asık suratlarda ne saklı mutluluk mu?Bence herşey rolden ibaret kimine göre mutlusun kimine göre mutsuz kimine göre iğrenç bir insansın.Kimin ne dediği çok mu umurunda değilse, ozaman rahatla ve nefes al,hayat gözünün önünde asılı bir saat gibi,sadece tik tak toktan ibaret,o zaman takma,gül geç,sahte yada gerçek ne farkeder...

29 Haziran 2011 Çarşamba

Var gibi

Böyle içimde umursamazlık var,boşvermişlik var deli gibi..
Aptal aptal konuşasım var böyle komik duruma düşer gibi..
Akıllı olduğum halde salak taklidi yapıp insanları yanıltasım var..
Yalan söylerken yakalıp insanların yüzüme vurması gibi,
Aşıkken sevgilim tarafından terkedilmek gibi,
Unuttumlarla kendimi kandırıp geceleri öküz gibi ağlayasım var..
Mutluyum,zenginim,eksiksizim diye insanları kandırasım var..
Böyle kendimi güvendircek kadar şatafatlı sözlerim var gibi..
Yalakalık yapıp özümü kaybedesim var..
Böyle şeytan gibi,herkesi kandırasım var gibi..
Deli gibi ıkınasım var hiç sıçamamışta,senin ağzına sıçarım derken bunu gerçekleştiresim var gibi..
Kafam dik yürürken,boynumu eğip ezik olasım var,sen gibi..
Ben gibi olmaya çalışan seni,öldüresim var katil gibi..
Bi bok olamamışta,olmuş gibi gösterene sövesim var yüzüne yüzüne..
Namusluyum diye gezenlerin bacaklarını ayırasım var..
Saçma sapan yazılar yazıp,kitabımı çıkartasım var
Seni sevesim var,ama en sevmedğim zamanlarda..
             29.06.2011

26 Mayıs 2011 Perşembe

1000 tane sen

İçime çekiyorum, zehirliyor beni varlığın…
Gözlerim yaşarıyor, soluksuz bir öksürük, boğuluyorum içinde…
1000tane sen görüyorum, hangisine koşmam gerektiğini bilmiyorum…
Seni yazarken ellerim titriyor, senle beni yazamıyorum, vucudum geriliyor…
Bu reaksiyonlar beni öldürmeye yetebilir, senden beni alı koyabilir…
Aklımı yitirebilirim seni sabaha kadar düşünürsem, kafa yapıyorsun bende…
Şimdi heyecandan geberiyorum, dinlediğim şarkıyla içtiğim şarapla uçuyorum âdete 1000tane sana…
Yine sana sarılıyorum, aynada sarıldığım boşluğu görür görmez, delirdiğimin hissine kapılıyorum…
Beni sen mi delirttin, ben neredeyim?
Kendimi bulamamak korkusundayım, kendimi iyileştiremeyeceğim kesin…
1000tane senle dans ediyorum, elimizde votkalarımız,
Üzerinde deri ceketin, içinde siyah tişörtün, altında dar kotun…
Dejavu yaşıyorum, sana sarılıyorum, seni öpüyorum,seni sevdiğimi söylüyorum…
Yüzünde hafif bir gülümseme beliriyorken, vodkanı beğenmiyorsun, sen enerji votka içmezsin…
Bara gidiyorum, garsona iki yavşak muhabbet açıyorum,garsonda sensin,votkanı değiştiriyorum…
Barda benimle dans ediyorsun, yanına geliyorum, ama hangi sana gitmeliyim 1000tanesin…
Hangi bana tokat atmalıyım,1000tane sen içinde 1000 taneyim….
Gözlerimi kapatıp yürüyorum, hangi sana gidersem ona votkasını uzatıyorum, gülümsüyorsun…
Kafam uyuşuk, sen uyuşuksun gözlerinde uyku var gözlerini öpüyorum…
El eleyiz sokaklarda yağmur, yağmurlar 1000 tane, sen 1000tane…
Ayaklarım ıslak saçların ıpıslak, kokunu yağmur ve rüzgâr iyice dağıtıyor etrafa burnumda kokun…
Sen bende bir tane değilsin, bin tane senlerle uğraşmak zorundayım hep…
Yorucu  ve bıktırıcısın….
Kendime geliyorum, bin tane senden bir tane yanımda uyuyor, sana bakıyorum ve horluyorsun…
                                                                                          27 mayıs 20111
                                                                                                                               

30 Nisan 2011 Cumartesi

Lüleburgaz Sokakları ve Ben


Bugün uyandığımda saat 15:00’dı neden bu kadar çok uyumuştum ki…Doğru ya gece uyuyamadım sağa sola dönmekten…Perdeleri açtım.Dışarıda güneş yüzünü göstermiş,insanlarda güneşle kucaklaşıyordu…Düşündüm biraz,dışarı çıkmaya ve tek başıma yürümeye karar verdim…Gözüm kesmedi ama kendimi zorladım…Makyajımı yaptım,arada egzersiz yaptım,vurdum kapıyı çıktım…
Yürüyorum yavaş yavaş…Görmek istemediğim insanların takıldıkları yerden geçiyordum,adımlarımı hızlandırdım,görmek bile istemiyorum kokuşmuş suratlarını…Kipaya doğru yürümeye başladım…Solumdan geçen bir adam 120 milyara ev bulduğunu yanındaki kadına söylüyordu…Sağımdan geçen çifte kumrular,canımlı cicimli konuşup sinirimi bozuyordu…
Müstakil bir evin önünden geçiyorum,o kadar güzel ki…bahçesinde soğanlar ekili,yanlarındada gül ağaçları amaç neydi ki soğan ve gül soğanlar koku salmasında güller koktuğunda soğanların kokusuyla karışıp aslında o kokuyu dağıtsın ashahsjhsjahsj her neyse saçmalamayım…Ben çok severim  öyle tek kat evi 2 odalı balkonlu…Bahçede köpekte vardı,bana havlamaya başladı.Sağa sola baktım kimse yok köpeğe hareket çektim sıkıyorsa gel ısır,kerata köpek sevmediğimden değil bugün bir garibim o yüzden…Sinirlerim bozuk sanki,ağlacakta ağlamamak için kendimi tutuyor gibiyim...
Karşıdan karşıya geçmek için yayaların bulunduğu bölüme yürümedim…Yolun ortasından geçtim;arabaların önünden geçerken içindekilerin  dik dik bakması sinirimi bozuyor.Ne öyle kurbanlık koyun seçer gibi bana bakıyorlar anasını satim…Eziliyordum az kaslında ucuz yırttım…Geçtim karşıya of nede kalabalık tam karşısı otogar olduğundan otobüsler vızır vızır...Ve geldim...Tarkanın  ‘gel gel gel güzelim gel gel acımıcak’ diye absürd bir şarkısı çalıyor…Yazarken hangi psikolojiyle yazılmış merakla düşündüm…Panayır kurulmuş kipanın önüne kamikaze,gondol vs insanlar aşağıdan yukarıda havalanıp çığlık atanları izliyorlardı…Birkaç serseri laf attı sallamadım,kipaya girdim…Temizleme sütü,2 tane elma,1 kilo havuç ha birde pamuk alıp 11tl hesap ödeyip çıktım…
Biraz kapıda oturdum…Kendimi çok yalnız hissettim…Aklıma Kerem geldi,gittim bakkaldan onu aradım.İstanbul’da olduğunu söyledi,gelince görüşürüz dedi,işleri varmış…Bende aldığım 2 elmadan birini ona verecektim doğum günü hediyen diye, gülecektik ama yoktu…
Yürümeye başladım tekrardan o upuzun caddede…İki çift geliyordu karşıdan,kız şımarıklık yapıyordu,kahkaha ata ata altına yapıcaktı neredeyse…Çocukta dur yapma sokaktayız diye uyarıyordu sanki….Kafalarına çantamı fırlatasım geldi…Geldim odama ve temizlik yapmaya başladım…Sonra kendimi yatağa attım,pc açtım bunları yazdım…Sıkıcı günlerimden birgün…    30 nisan 2011

Sen

Sevgimden ağlarım,
Senin yokluğun battığında içimi susturur gözlerimi konuştururum...
Bilirim sen bende varsın,sende asla olmayan ben tek yaşarım...
Yalnızlığımın bana verdiği sıkkınlığı,senin hayalinle yalnızlaştırmaktan kurtarırım kendimi...
Ben düşüyorum,görmüyormusun...
Sesimi çıkarmıyorum,ağzımı kapatıyorum bilincimin gidiş gelişlerinde...
Tüm olası duygularımın silinişine sahit oluyorum,ben seninle değişiyorum...
Kırılıyor kalbimin son parçaları seninle...
Sen beni öldürüyorsun silahsız,bıçaksız...
Bugün baktığımda eşsiz bir insansın,yeniden aşkıma sarılıyorum...
Dün baktığımda lanet bir insandın,senden nefret ediyorum...
Ben sabredemediğim ve görmek istediğim geleceğimin senli günlerini görmek istiyorum...
Ama tahmin edemiyorum...Medyum değilim...
Küfür edeceğim sana yarın...
Yarınımda da başka adamsın...
Hangi seni sevebileceğimi bilmiyorum...
Sen ve senlerle başa çıkmak sinirlerime hakim olmamla gerçekleşebilir...
Ben bardağımın son damlasındayım...
Biliyormusun...

17 Ocak 2011 Pazartesi

Sen,ben,varmı,yokmu,biz,biziz,senim,benim,


Benden bir bardak su istemiştin sen tv'deki olaylara küfür basarken....
Bende gidip bi bardak su getirmiştim sana,ama ucundan bir gıdım içtim haberin yok... 
Suyu içtin ve bardağı masaya koydun,nerdeyse kırılıyordu benim yüzümden,bana kızdın...
Ama ben gülümsedim ''okadar sakar değilim'' diyerek,bi yandanda mahçupçasına baktım...
Tv'den gözünü ayırmıyordun,banada öyle bakıyormuydun gözlerini ayırmamacasına...
Bilmemki kendimi hiç tv yerine koymadım,aslında deli düşüncelerim var,asla sana belli etmem...
kafamda yarattığım görünmeyen varlıklarım var,arada dertleştiğim...
Bazen bana çok kızıyorlar,sana bukakadar düşkün olmama,senleyken bile seni özleyebilmeme kıl oluyorlar...
Senin bir şapkan vardı,güzelliğini saklayan,ah o şapka bir elime geçse yakıcam,yok edicem,
Ne kadar çirkindi,güselliğinin yanında o aptal şapka,her neyse artık takmıyorsun...
Yağmur yağıyordu birgün sen çatı altlarından yürüyordun,bense ıslanıyordum,
yağmuru hiç sevmezsin,karşların çatık,söylenip duruyordun...
oysa ben ıslanırken sana bakmayı çok seviyorum...
Bi oda vardı,hani ağlamıştım,yakarmıştım sana,
seni senli isyanlarımla sana şikayet ediyordum...
Ağlama artık dedin ve sarıldın,oda ne kadar sessiz oldu o an,ve bi okadarda kalabalık bir karanlık...
Bazen kahkahalara boğulursun,sesin öyle bir yankılanırki kulaklarımda,güldüğünde gözlerin içine çeker beni,
işte ben o gülüşe dayanamam...
Gidiyorum ben dedimde;
''iyi git hoşçakal''dediğinde,o gülüşe dayanamayıp geri gelmiştim yanındaki sandalyeye,gidememki ben demiştim...
Herşey o gülüşünün beni içinde çekmesiyle başlıyor...
Bi kere bardayız bi kaç çift var,moralin çok bozuk,bende bir arkadaşınmışçasına soruyorum derdini...
Hoş senin dertlerine dermanda olamam ben biliyorum,ama sen anlatırken,rahatladığını biliyorum...
Düşünüyorsun sürekli birşeyleri,acaba benide bukadar düşünüyormudur diyorum,kendime...
Sana bakıyorum,hayran kalıyorum...
En ünlü ressamların çizdiği tuallerden fırlamış gibisin...
Gece yemek yiyorum diye kızıyorsun,ama sen uykuya dalınca,ben çaktırmadan yiyorum...
Beni bazen üzüyorsun,emin ol insanların seni üzdüklerinden daha çok üzüyorsun...
Çok sinirli biriyim,ama sinirlerime hakim olmayı öğrendim sende...
Bazen muhabetimi sevmezsin,susar surat asarım,gülümsemenle tekrar güneş gibi açılır suratım...
İsmimi farklı söylersin,çok hoşuma gider,bir iki harfin eksik olması...
Bazen bir gölge gibiyim,sessizce peşinde süzülen,bazende mükemmel bir kadınım...
Ben hayatında varmıyım yokmuyum,kimin,neyim,belki sende yoksun,ben uyduruyorum...
Kahvaltı hazırlamıştım sana,kalktığında gözlerin uykulu,birazda sinirliydin...
Aceleyle kapıya yöneldin o güzel masa öylece kaldı,oturup bi kaç lokma yemeni söyledim,
geç kalmıştın biliyorum,sen gidince senin tabağındakileride yedim kendi tabağımdakileride,sana koyduğum çayı içtim,
sonra kendi çayımı...
Uyandım bir sabah aaa yanımda uyuyorsun,sanki nefes almıyor gibiydin,dürtükleyince,birden kollarınla beni sarmaladın,
uyku sersemi bişiyler geveledin,boğulacak gibiydim kollarının arasında,ama öylece durdum sen uyanana dek...
Seni kıskanmamı sevmezsn hiç,ama kıskanılcak çok şey var,tutamıyorum kendimi...
Bir akşam rakı içiyordun,bense bira...Konuşmaya başladım,gene isyanlarım ard arda,kızdın bana,haklıydın...
Ama İsyanlarım bittikten sonra söylediğin o kırıcı sözü neden söyledin,çekip gitmelerime sebep oldun...
Tuvalete kaçıp ağlamıcaktım zor tuttum kendimi,telefonumu arıyordun,
açmasam nolurduki,ama açtım,dışarı çıktım.
Kırgın gözlerimle,sana bakmadım...
Sarıldın iyiki sarıldın...
Birgün çalışıyordun,bense yanında öylece izliyordum seni,2 saat konuşmadım,oturmaktan sıkılmıştım,
telefona baktım saat 2buçuktu,bitmiyordu işin,esnemeye başladım...
İşin bittiğinde,sokaktan yokuş aşa iniyorduk,sabah ezanı okunuyordu,sokaklar ıpıssız...soğuk...sisli...kış...
Neyse;
okadar çok şey varki anlatışılışlarıma sığmazsın...
Mükemmelsin sen bende,bir başkasında nasıl olursun bilmiyorum...
Anlatamadıklarımda bende kalsın...

3 Ocak 2011 Pazartesi

Bıkkınlık bendeki

hayallerimle yaşamaya devam edersem 
ölmek için vaktim olmayacak 
düştüğümde tutcak el bulamadığımda 
sersem düşüncelerimle dolmayacak beynim 
asılsız bir ben yada her kimse 
asla ben tarafıldan sevilmeyecek kadar 
gururlu küskün bakışlarla 
asla ben olmayacak kadar asaletli, 
asla biz olamayacak kadar yalnız, 
yüzümdeki çizgiler 
geceleğime çizilmiş 
birer yol gibiler ucsuz bucaksız ama ben 
asla sen sen olarak yaşayamam 
birazda başkaları ben olsun...

Keşke

Gözlerimin önünde bi hayat kuruluydu
mahvetmeye gücüm yoktu
hayat engelledi mutluluk varsaydıklarımı
derinliklerimde yaşattım onu
gözyaşımla suladım onu
bilmiyordum evet bilmiyorsun,anlamıyorsun dediğin herşeyi
öğretmeni istemekten yanaydım
cahilliğimdi o
şimdi bagırmaktan başka bişiy öğretemedin
içimdeki acıyı dışarıya vurmaktan başka
nefretimi kusmaktan başka bişiy öğretemedin
belki ben sana öğretmeliydim
sadakati,sarılmayı,sahiplenmeyi...
ellerim şimdi yüzümü silmekle meşgul
keşke ellerimle seni silebilseydim...